GENEL
Yazılımcı Lazım! Hem De Çok Acil Lazım!
9 Şubat 2016 Salı
Adem KORKMAZ
672
Yazılımcı Lazım! Hem de Çok Acil Lazım!
Evet evet. Yanlış okumadın. Hemen lazım. Çünkü müthiş bir fikrim var. Kimsenin aklına gelmemiş bir fikir. Taşları yerinden oynatacak bir fikir. Dünyayı değiştirecek bir fikir. Para kazandıracak bir fikir. Hem de çok para. Yatırım alacağından zaten hiç şüphem yok.
Fikri mi merak ediyorsun?
Kusura bakma dostum ama herhalde sana fikri söyleyecek değilim. Söylersem bu mükemmel ve dahiyane fikri çalıp kendin yaparsın. Ben de o göz var mı sanıyorsun?
Ortak olursak ben mi ne yapacağım?
Bunu mu merak ediyorsun? Ben.. Ben… şey yapacağım işte… şey...
Fikir! Evet, en önemlisi o değil mi? Sen de düşünseydin, sen de bulsaydın böyle bir fikir. Ortak olursak sana fikri söyleyeceğim merak etme. Daha ne istiyorsun? Sonra benim bu şahane fikrim sayesinde çok para kazanacaksın.
Ne dedin? Ne tür yazılımcı mı lazım?
Back ney? …? Back-end mi? Front’u da mı var bunun?
Yok ya ben etten kemikten yazılımcı istiyorum işte. Bana ön arka farketmez. İkisi de olur. He he he! Hem ön hem arka olmuyor mu? Aynı anda ikisi de olsun.
Finansal sermayem var mı mı?
Yatırım alacağız dedik ya aslanım. Sen beni dikkatli dinlemiyorsun sanırım. Her gün girip okuyoruz internette, garip garip projelere ne biçim paralar veriyor adamlar.
Yüzde kaç mı ortak olacağız?
Fikir benim fikrim olduğu için %90-%95 arası benim payım diye düşünüyorum. Ama çok para kazanacağımız için geri kalanı da seni uçurur merak etme. He he!
MVP mi? Nasıl bir şey o?
Heee o mu? Ona ne gerek var oğlum öyle basit basit işler gereksiz. Adam gibi yapacağız işte en başından tüm özellikleri ekleyeceğiz.
Pazarlama mı nasıl olacak?
Ben Feys’ten Tvit’ten filan arkadaşlara duyuracağım işte. Sen de yaparsın öyle şeyler. Onlar da azıcık beğenirler, paylaşırlar yeter işte. Yayılırız oradan.
Satışı kim mi yapacak?
Ürün kendini sattıracak zaten. Bizim bir şey yapmamıza gerek kalmayacak. Dünya üzerinde daha önce yapılmamış bir şey olduğu için hiç gerek kalmayacak uğraşmaya.
Tamam mıyız kanka? Anlaştık değil mi?
Tamam o zaman şu gizlilik sözleşmesinin şurasını imzala da fikri söyleyeyim sana. Evet evet tam oraya. İsim, soyad, tarih, imza.
Hazır mısın? Açıklıyorum. Oğlum çok heyecanlı lan! Mükemmel olacak!
Açıklıyorum:
Facebook’u düşün, Instagram’ı düşün, Twitter’ı düşün. Düşündün mü? Şimdi üçünü bir arada düşün. Nasıl?
Nasıl ama?
Oğlum ismi bile hazır:
TWINSTAFACE !!!
…………………………………
Niye bir şey söylemiyorsun???
Kanka iyi misin?
Oğlum neden konuşmuyorsun? Cevap versene. İyi misin?
Noluyor ya? Şşşş. Heeey!
Hop! Adam düştü.
Yardım edin! Su getirin! Kolonya var mı? Adam düştü, bayıldı!
Biliyordum ya, fikrin çok iyi olduğunu biliyordum. Bakın adam yerde yatıyor. Bu fikri kim duysa bayılırdı zaten. He he he!
— — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — —
Bu hikayedeki karakterler tamamen hayal ürünüdür ve mümkünse öyle de kalmalıdır ancak ne yazık ki hala buna benzer olaylar gözlemlemeye devam ediyoruz.
Fikri bulmak en önemlisiymiş, geri kalan bölüm çok da kıymetli değilmiş gibi bir düşünce giderek azalsa da hala hatrı sayılır bir yaygınlıkta devam etmekte. Bu tip kişiler genellikle ya bir arkadaş ortamında tartışırken ya da gece kafalarını yastığa koyduklarında akıllarına biranda gelen fikirlerin mükemmel olduğu düşüncesiyle hareket ediyor. Fikir onlar için müthiştir, muazzamdır, şahanedir. Hayata geçtiği ilk anda hemen binlerce kullanıcıya ulaşacak ve milyonlarca dolar, tl, euro vs. kazandıracaktır. Ancak ortada tek bir sorun vardır. O da bu fikri hayata geçirecek kişiyi bulmak.
Kimdir bu kişi? İnternet teknolojilerini düşünecek olursak bir yazılımcıdır.
Doğru yazılımcıya ulaşma noktasında fikir sahibinin düştüğü hatalar genellikle şunlar oluyor:
Çalınabileceği düşüncesiyle fikri genel hatlarıyla bile olsa hiçbir şekilde açıklamamak.
Kafasında ürünün soyut bir biçimde dolaşması ve hiçbir adımın net olmaması.
Elinde ürüne ait herhangi bir taslak, çizim, model olmaması.
Ürünün hedef kitlesinin belirsiz olması.
Hedef kitlesi belli olsa bile bu kişilerle hiç görüşülmemiş olması.
Diyelim ki fikrin sahibi yukarıdaki eksiklere rağmen beraber çalışmak isteyeceği yazılımcıya ulaştı ve onunla masaya oturdu. Bu sefer de aşağıdaki sorular gündeme geliyor ve bu sorulara yazılımcılar genellikle net cevaplar istiyor.
Sen ne sunuyorsun? Elinde olan şey sadece fikir mi?
Finansal sermayen var mı?
Gireceğimiz sektörde hiç deneyimin oldu mu? Bağlantıların var mı?
Daha önce hiç pazarlama yaptın mı? Geleneksel ve dijital pazarlama konusunda tecrübelerin var mı?
Satış yapabilir misin ya da yapabilecek birilerini bulabilir misin?
Bu noktada bazı fikir sahipleri bu sorulara net cevaplar veremiyor ve hiçbir şekilde sermayelerini riske etmek istemiyor. Oysa fikrine bu kadar güvenen ve onu sır gibi saklayıp, dünyanın en güzel fikri olduğunu düşünen birinin az da olsa elini taşın altına koyması gerekmez mi?
Eğer fikrine bu kadar güveniyorsan ve karşındaki yazılımcının ve hepimizin en değerli sermayesini, yani zamanını riske etmesini istiyorsan, o zaman karşılığında sen neler sunuyorsun ve riske ediyorsun diye bir soruyla karşılaşabilirsin.
Mesela sermayen yoksa bile biraz borca girerek bir beta ürün yaptırabilir misin? Ya da kredi çekerek karşındaki kişiye hisse haricinde bir ön ödeme önerebilir misin? Ya da ailenden/arkadaşlarından borç alarak bir pazarlama bütçesi oluşturabilir misin? Ya da sadece fikrine ne kadar güvendiğini ve bu yolda ne kadar ciddi olduğunu göstermek için risk alıp şu anda çalıştığın işinden istifa eder misin?
Ben fikri, yani en önemli şeyi buluyorum, geri kalan her şeyi yazılımcı yapsın ve ben hiçbir şeyi riske etmeyeyim şeklinde ilerleyen düşünce yapısına sahipseniz; bu ekosistemdeki çoğu kişi sizi hiçbir şekilde ciddiye almayacak ya da daha kötüsü sizinle dalga geçecektir.
Özet olarak; beraber çalışacak doğru kişilere ulaşmak istiyorsanız, fikrinize güveniyorsanız ve başarılı olmak istiyorsanız lütfen fikirlerinizi kendinize saklamayın ve karşınızdaki kişiye fikrinizin arkasında durduğunuzu, risk aldığınızı ve çabaladığınızı bir şekilde ispatlayın.
Bu arada, bence TWINSTAFACE fikrini denemeye çalışmayın :)
Alıntı:Giray Girisken